|
Saklıkent Giriş |
Fethiye denilince akla ilk gelen deniz kum güneş olsa da gelin biz şöyle bir doğa harikasına doğru yol alalım.Bu tur tatil planınızdan bir kaç saat ayırmanız halinde görmekten ya da yaşamaktan keyif alacağınıza eminim.Yaşamak diyorum ve yaşadıklarımı anlatmaya başlıyorum.
Saklıkent Kanyonu keçi çobanı tarafından keşfedilen Fethiye'nin doğa güzelliklerinden biridir.18 kilometrelik bir derinliğe sahip yüksek kayaların arasından akan buz gibi akarsunun bulunduğu bir yer.Bu uzunluğu ile Türkiye'nin en uzun kanyon özelliğini taşıyor.
Kanyon'a girmek isteyenler öncelikle bilet almanız gerekir.Bu parkuru daha rahat geçmek için gişelerde yer alan ayakkabı kiralama/satın alma yerinden uygun ayakkabı temin edebilirsiniz.Yürüyeceğiniz alan ya da akan suyun içerisinde irili ufaklı taşlar sebebiyle kayıp düşme riski çok yüksek.
Kanyonun girdiğinizde kurulu iskeleler üzerinde yürüyorsunuz.Ama hep böyle sürmüyor tabi.İskelelerin bitiminde oturup manzarayı izleyebileceğiniz,suyun şiddetiyle çıkan seslerini dinlemeniz için konulmuş oturma yerleri karşılıyor sizi.
Macera bundan sonra başlıyor.
Yürümeye devam etmek için mutlaka bu suyun içinden geçmek zorundasınız.Suyun şiddeti ile geçmek zor olduğundan tesisin kurduğu ip yardımı ile suyu aşıyorsunuz.İp olduğuna hemen sevinmeyin.İp yardımı ile geçerken ayaklarınızın suyun içinde uyuşmasıyla o mesafe çok uzun geliyor.Bu kısmı geçtikten sonra kanyona ulaşmış oluyorsunuz.
Ayrıca içeride keşfedilen 16 adet mağara var.Yapılan araştırmalara göre mağaralar eski zamanlara dayanıyor.
Parkur boyunca sık sık başınızı kaldırıp göğe baktığınızda yaptığınız çılgınlığı yüksek kayalıkların birbirine olan mesafesinden anlayacaksınız.Kanyon sonuna doğru kayalık mesafesi daraldıkça gökyüzünü rahatça göremiyorsunuz.
Yürüme yollarında göreceksiniz sanki kaya parçaları başınıza düşecek gibi hissettiriyor.Bu endişeyi yaşamak istemiyorsanız eğer girişte bulunan kiralama noktalarından baret temin edebilirsiniz.
Kanyon boyunca zorlu yollardan geçmeyeceksiniz.Tabi ki ayaklarınıza bulaşacak olan çamuru saymıyorum.Belirli yerlerde şifalı olduğu söylenen "kil çamuru" ile karşılaşacaksınız.Bunu sizde test etmek isteyeceksiniz.Çamur kuruduktan sonra temiz akan sular ile kolaylıkla eski halinize dönebilirsiniz.
Zorlu bir yürüyüş olacak diye hemen gözünüzü korkutmayın.Bölgenin aldığı yağış durumuna göre yürüdüğünüz tüm yol su ile kaplı değil.
Kayalıkların aralarından geçerek ilerlediğiniz yol boyunca yüzyıllar içinde aşınarak açılmış yarıklar insanı hayrete düşürüyor.Kanyon sonuna doğru gökyüzü mesafesi daraldıkça ilerlemek için biraz atletik olmak şart.Kanyonun sonundaki şelaleyi giden ziyaretçilerin bir çoğu göremeden geri dönüyor. Gidenlerin de söylediklerine göre şelale bir iki metre yükseklikteki bir kayanın arkasında olduğunu söyleniyor.Şelale dendiğinde aman aman büyüklükte bir şelale beklemeyin.Ama kanyonunda en heyecanlı kısmı bu olsa gerek.Ama sonunu görmemiş olmamak burayı gidip görmeyeceğimiz anlamına gelmez.
Çokça uzun lafın kısası gezmek istediğinizde bahaneler üretmeyin, fırsat yaratın .. :)